- avuç
- -cu is.1. 手掌: Avucu ile üç defa su çekti. 他用手捧起水, 喝了三口。2. 一把, 一把的量: bir \avuç pirinç 一把米3. 一小撮: bir \avuç insan 一小撮人◇ \avuç açmak 伸手, 讨要 \avuç \avuç 1) 一把一把地: Çocuklara kuru yemişi avuç avuç dağıttı. 他把干果一把一把地分给了孩子们。 2) 大把大把地: Şuna buna avuç avuç para dağıttı. 他把大把大把的钱散了出去。\avuç dolusu 大把的, 很多的: Bu şapkaya avuç dolusu para vermiş. 他往这顶帽子里放了一大把钱。Çocuk avuç dolusu fıstık yemiş, midesini bozmuş. 这孩子吃了许多花生, 把肚子吃坏了。\avuç içi 手心: \avuç içi bilgisayar 掌上电脑 \avuç içi kadar 巴掌大的, 窄小的: \avuç içi kadar bahçe 巴掌大的花园 \avuç içi kadar yer 巴掌大的地方 Çıkar çıkmaz onun o avuç kadar koltuk meyhanesinde alırdım soluğu. 我一出门就会到他那巴掌大的小酒铺去歇一会儿。-in \avuçu gicişmek (或 gidişmek, kaşınmak) 转́ 时来运转要发财: Avcum gidişiyor. 我时来运转要发财了。-in \avuçuna düşmek 落入某人的手心, 被抓住: Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge. 成́ 天网恢恢, 疏而不漏。\avuçuna koymak 抓住: Tam avucuna koyacağı sırada akrep kuyruğunu kaldırmış. 他刚要伸手去抓, 蝎子竖起了它的毒钩。\avuçuna saymak 当面对清 -i \avuçunda tutmak 把某人握在掌心之中 \avuçunu yalamak 谑́ 得不到想得到的东西, 空手而归 -i \avuçunun içi gibi bilmek (对某个地方)了如指掌 -i \avuçunun içinde tutmak 把某人握在掌心之中 \avuçunun içine almak 控制住某人
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.